16 Ocak 2014 Perşembe

Kadim Uyanış



hadi kalk diyorum 
bu bir uyanış
olsun...

...üzerimdeki yük
boş kabak 
bir kemane
sanki 
yaylarını tellerine sürtünce
içim
göz göz oda oluyor da
dinlediğimde acıma 
bir nebze mi bilmiyorum
duman tüttürüyor
bazı bazı...

...bazan
yüzüme vuruyor 
sis dumanı
yapma 
etme
gelme diyorum
çok
daha da çok
giriyor içime
boş ya göz odalar
canı çıkasıca
sarıyor her tarafımı
kaburgamı
verdiğim nefesi
sanırım hepsine
bir ayar verrmeliymişim
kulağıma battı
yüreğime az biraz da
dedim ya
bu bir uyanış
                                                                             olsun...

31 Ağustos 2013 Cumartesi

mavi

az
sonra
son...
bırakır mısın beni
benim penceremde
beyaz duvarlı
biraz handikaplı lı lı..
düşümde
mavi duvar
düşünde
kırmızı sardunyalar.
atlıyoruz ikimiz de...
el ele
birbirimizin yüzüne.
oldu olacak diyoruz
gitmişken
ikimizde..
dönmüyoruz
kalıyoruz
biraz boğuluyoruz
az biraz daha
yürüyoruz.
az kaldı
diyorsun.
sabret...
karaya az kaldı.
mavinin içinde
kayboluyoruz.
ruhumuzu görüyoruz
esası.
sonra
düşlerimizi yeniden
yaratıyor.
yeniden
geliyoruz.
bu sefer sen mavi
ben sardunya...

30 Ağustos 2013 Cuma

vesvese

fotoğraflara bakıyorum.
binbir insanın geçtiği taç kapılar...
kürdü,ermenisi,lazı,çerkezi
veyahut alevisi...
gülbezek
tam göz önündeki
bir o kadar da göz alıcı
 demirden osmanlı yeşili
heybetli
güçlü
kuvvetli...
dedim ya kimbilir kaç kişi hürmet etti.

sokağından kedi edası ile
isterseniz bir dalkavuk
isterseniz kör,istersen ebe
akken gök kubbe kör
kara iken ebe
belki mahzendedir
lakin tam göğüs kafesinin altından
gelir
kökleri vardır
tükürüğünü emen
belki tükürdüğünü yalayan
belki de seni
beni...
güneşin altında direnir
bilirim ki sıra odalara ulaşmak ister.
hayat ağacı
kendi içinde yarattığı
madeni
kendi içinde işler.
onu işleyeni dallarına sarar
yavaşça sarar
asmayı bilir misin
işte onun gibi
nefesini kesmeden
tutunmak için.
bilir kökünü
kökünün kime bağlı olduğunu.
her ikisi de
bilir bilir
bilir...

...alma minareyi
alma ahı
bilmem ki kurşun kadar mı
sökülen fikirlerin
uykulu sözlerin
batar mı külahı gibi
tövbelerin.
ve
son
bahar.





19 Ocak 2013 Cumartesi

İlhamına Muhtacım

Geçmişi yaşadık hunharca,
su gibi aktı yıllar.
Dünümüz 
bugünümüz
ve gelecekteki yarınımız.
Gördüğümüz beyhude yıllar.
Uzadı şimdilerde...
bir bir düştü büyük kalbinize,
beyaz aklar.
Bakarken yenilerek gözlerinize
bir bağ oluşturmuştuk 
belkide...
birbirimiz ile...
Siz!
Efendim denilecek kadar,
büyük!
Ben!
Zaafiyet geçirecek kadar,
küçük ve boynu bükük!
Ne bekliyorduk hala?
Neyi bekliyor idik?
Siz! 
Efendim;
Ulaşılamayacak kadar,
uzak,
pür ü pak insan!
Siz!
Ey kendi şahsına münhasır!
Ey zaatı muhterem!
Ey efendim!
Ne idi,
bizi bu sisli gökkubbe altında
vuslata zorlayan?
Lütfunuza ermek için,
söyleyin 
ne eyleyeyim?
ey zat-ı bat-ım
sübhaniyem!
ilhamına muhtacım.
dayanmak davranmaktan zor.


5 Ağustos 2012 Pazar

...devam


istiklal caddesinde hep bir yere
yetişme gailesi 
birbirinin zıttına giden 
bir avuç insan 
karınca yuvası gibi
onlar çıldırmış 
ben de 
daha çok ıslak odunun 
yanmaması gibi
yere bıraktığım izlerle 
yönümü bulabilirim
birinin elimden tutup
sarılmasına lüzum yok

30 Mayıs 2012 Çarşamba

mecazen

şimdilerde dışarıya taşan boyalar
çok moda 
içi içine sığmayan 
bir avuç insan
bir avuç akıl
ve fikir
keza onlarda 
taklitten ibaret