31 Mart 2012 Cumartesi

içten içe kısa devre enerjim ve dıştan birtakım burunsal akıntılar..

Sahip kusursuz velinimetimiz.
saygılar yüce yaratan,
önünde eğiliyoruz tüm yoksulluğumuzla,
çıplaklığımızla..
ruhaniyete geçtiğimizde bile öylece
iki büklüm yeni yaratılmış gibi duruyoruz.
neydiki bu?
bu sadece yapayalnız oluşumuzun doğuşuydu..
topraktan oluşumuz verimli,
içimizde her türlü düşünceyi barındırışımızdı
ve
en kötüsüyle bile acı çekerek
oturup ağlamadığımızla bile kalabiliyorduk.
mesele neyi beğenip neyi beğenmediğimiz değildi.
mesele hangi dinden hangi ırktan oldumuz değildi
mesele sadece ruhaniyetti.
ruhumuz değilmiydi bizi ele geçiren
bedenden sonra tek gerçek olan o değilmiydi?.
neyin gerekçesiydi bunlar?
ruhumuz neye açsa ona sahipleniyorduk velhasıl.
belki bir an kana susamıştı...
belkide sana.
öyle işte...

Hiç yorum yok: